19 Ağustos 2009 Doğu Bayazıt

hüzünlü bir yer dedi birge. öyle.
şehrin ağrı tarafından girişi sadece tek katlı, toprak, bahçeli evlerle sonsuz bir düzlüğe yayılmış. ağrı dağı'nın eteğinde.
erzurum otogara gittik sabah erkenden. bekleten bekletene. buna alışmak lazım çünkü beklemek artık normal yolculuk prosedürü. bekleyen diğer üç kişiyle bir taksiye bindiriyorlar bizi. otobüse yoldan binilecek. yolda durduk. otobüse otogar yazıhanesinden normalden az para yollamışlar. şöför bizi almıyor.
- ama ama bizim bi suçumuz yok, biz tam 25er lira ödedik. - yok hanfendi yani bu o.. çocukları, yani kusura bakmayın hanfendi ama bu o..çocukları bir daha burda durursam işte öyle olsun siz geçin geçin..
öz ağrı dağlardağı turizm. pasinler dinlenme tesisinde bizim ilk otobüsün bilmem kaçıncı molası/24 saattir yoldalarmış izmir'den doğu bayazıt'a.
tuvalette coşku dolu bir ses yükselir yıllardır bu anı bekliyormuşcasına:
-ığdır turizm'in sayın yolcuları! pasinler dinlenme tesisine hoşgeldiniz!kaptanınız yarım saat yemek ve ihtiyaç molası vermiştir.
yüce kaptan lütfetmiş de size mola vermiş! der gibi :)

1 pasinler ovası
birge sürekli uyuyor. muavin bir ara bakıp tebessüm ediyor neredeyse gözü açık görmedi onu.
yolda sevigül ile tanıştık. hatta ilk taksiye bindiğimiz beş kişiden biriydi. hemen telefonunu verdi ararız başımız sıkışırsa neyim..muavin de ilgili.-siz nerden geliyorsunuz?-istanbul-neresinden?-taksim- ben de orda kaldım da yıllarca ondan soruyom, elmedağ'da(gurula karışık ir mutluluk) ilginç anonslar geliyor: -sayın yolcularımız, cümleten geçmiş olsun. ağrı'ya geldik. ağrı'da inenler insin, doğu bayazıt'a devam edenler sakın inmesin! hemen hareket!
ağrı dağı'nı bize göstermek için çok heyecanlı.birge'yi hostes koltuğuna buyur ediyor. -hocam az sonra tam karşına çıkacak! çekersin..şöför(sonradan öğreneceğiz ki mustafa bey) birge'yle konuşmakta aynadan gördüm. ne konuşuyor ki bu kadar çok? kız başımız oralara doğu demeden, aşağı görmeden gittiğimiz için teşekkür etmiş..

doğu bayazıt gülleri olduk dedi birge. herkes pek üzerimize titriyor. otobüsten indik. mustafa bey bırakmadı. çay söyledi. günde 8 ila 9 çay içmeye başladık. uyuyamıyoruz. ondan mı acep? mustafa bey yakışıklı bir adam. karslıya benziyor. kara kaşlı, kara çakmak gözlü. cep telefonunu verdi - bir ihtiyacınız olursa arayın. yoksa da istanbul'da görüşürüz(mahçup bir gülümsemeyle) saygıyla el sıkışıyoruz, teşekkürler ediliyor. öğretmenevine doğru yürüyoruz.vardık. hayatımda gördüğüm en tuhaf yerlerden. oturup kalmışım yatağa. nice sonra kafamı kaldırdım birge tam karşımda aynı pozisyonda yatağa yığılı bir şekilde oturmuş boş boş bakmakta(napıyodum ben burada?)sonra gözgöze gelmenin ardından gelen gülme krizi.- iyi ki meltem yok! napardı buralarda!!!


ishak paşa sarayı: otogardan transitler kalkıyor. fotoğraftakiyle o kadar aynı ki gerçekten orda mıyım değil miyim anlayamıyorum.
ezan okunuyor.sarayın adeta gizlenmiş bir terasındayım.cami karşıda rüzgar uçuruyor. tutundum. yeşil var. karşımdaki dağın toprağı yeşil renk.

ağrı dağı'nın bulutları gitti sonunda. geldiğimizden beri bulutluydu. yemek yiyoruz doğuş restoranda. dağa karşı. sakin sakin. o kadar unutulmuş hissediyorum ki. en uç noktadayız.
ağrı dağı karşımda sürekli renk değiştiriyor. tepesi karlı. bir bulut var. bir yok. bir güneş vuruyor. bir yok. yüceymiş hakikaten.

farkettim ki pasajları unutmuşum doğu bayazıt'ta bu notları tutarken. altın rengi orjinal citizen bir kol saati aldım, bir de parfüm kardeşime/parfümden bir miktar şüphelenmiştim nitekim sahte çıktı ama saatim orjinal:) diyeceğim orada her tür kaçak şeyin satıldığı pasajlar var, fazla aramadan bulunuyor her taraftalar ondan sebep.
dogu bayazıt
rakım: 1900
kalınan yer: doğu bayazıt öğretmenevi, 15tl
karakter: mustafa bey

1 birge y tarafından çekilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder