çok yukarıda olduğunu hissetmiyorsun ayder'deki veya şavşat'taki gibi değil. etrafı dağlarla çevrili ondan olabilir, kısılmış gibi hissettim.
etraftaki evler yol boyunca gördüklerimiz gibi. ahşap. düşünüyorum hiç etkilenmemişim uzungöl'den. ne kadar zorlasam da olmuyor. o yüzden kısa geçiyorum.
trabzon arabasına bindik. trabzon'da eşyaları uzungöl arabalarının yazıhanesine bıraktık ve sümela arabasının kalkmasını bekliyoruz. şöför ordu'lu olduğumu öğrendi. 'ordu'nun dereleri' al bak bu güzel ekmek ye ye çekinme! 'ordu'nun dereleri' bak köprüyü gördün mü...
şehirden güney'e doğru yine yükselmeye başladıkça içim yine bir rahatladı. onu farkettim ki her ne zaman sahile yani şehir merkezlerine insek bir bunalım, sıkıntı çöküyor. yukarılarda bir iç ferahlığı. inmemek lazım. inince de hemen çıkmak.
sümela yolu ormanlık yine ve sürekli yükseliyoruz. hayatımda toplam dinlediğimden fazla karadeniz müziği dinledim şu karadeniz'e ayak bastığımız 5 gün içinde.bir çağlayan başında mola verdi. sonra sümela uzaktan göründü. orada da duruyor. bir foto için. fotolar bir yandan son derece standart oluyor herkes arabayla ve herkes aynı noktalardan durup bakıyor.




vardık sümelaya. yokuş yukarı patikadan çıkılıyor yürüyerek az biraz.orda burda durarak çıktığımızdan kaç dk sürdü bilmiyorum ondan az biraz demeyi tercih ediyorum.
sümela'da beni en çok o çoktandır orda burda dağ yamacından bakan yüzünü gördüğüm kocaman duvarın ardında, dağ ile arasında kalan yerde bir anda mini mini minyatür yapıcıkları görmek oldu. paramparça. o heybetin ardına son derece sıcak ve dağınık bir yerleşim sığınmış.
kilise var. kayaya oyulmuş, her baktığım yerde resimli bir tasvir. altta bir kısım fotoğrafları var.
yola geri koyulduk. yol saatler sürsün istiyorum. yeniden şehre dönüyor olmak, aşağılara inmek canımı sıkıyor. yüzüm düştü yine. yolda birge sürekli telefon görüşmelerinde. KTÜ'nün tesislerini ayarlamaya çalışıyorlar elif'le. elif aradı ayarlanmış. cafer bey arayacakmış, bizi alacakmış.peki.
evleri tepede. çok büyük bahçeleri var.
akşam KTÜ'nün tesislerine nihayet vardığımızda bugün de başımıza gelmiş olanlara şaşkın, ve dalgın ama huzurlu denize karşı birer türk kahvesi içtik.sadece birge ve ben, sonunda kimse yok yanımızda. artık yarınki uçağa kadar bir kişiyle daha tanışmasam muhteşem olacak:)